24 Ekim 2016 Pazartesi

Caner Güven

ŞİİR AŞIĞI TARANCI

Türk edebiyatının en duygusal şairlerinden biri olan Cahit Sıtkı Tarancı köklü bir aileden gelmesine rağmen hiç makam mansıp servet peşinden koşmamış, sadece güzel şiirler söyleyebilmek için yaşamıştır. Onun bu samimiyeti de isminin edebiyatımızda en kıymetli sanatçılar arasında yer almasını sağlamıştır caner güven.

Tarancı 4 Ekim 1910’da Diyarbakır’da dünyaya gelir. Lise eğitimi için İstanbul’a giden Tarancı burada Fransızca öğrenir. Aynı Ahmet Haşim, Yahya Kemal gibi bu dili öğrendikten sonra Fransız edebiyatının etkisi altında ilk gençlik çağlarında şiirler kaleme alır. Galatasaray Lisesi’nde hayat boyu dostluk kuracağı Ziya Osman Saba ile tanışır. Onunla hem bir dost hem bir sanatçı olarak mektuplaşmaları daha sonra kitap halinde de basılır ve edebiyatımızdaki “mektup” türüne çok güzel örnekler teşkil eder caner güven manisa.

Cahit Sıtkı kendi devrindeki bazı şairler gibi sanatını bir ideolojinin emrine vermemiştir. Sadece şiir yazmak istemiş ve bu idealinin peşinden koşmuştur.

Mektuplarında da şiir anlayışını çok açıkça ifade eder: “Her vakit söylediğim gibi şiir sonuçta dil ve kelime işidir, duygular, fikirler, buluşlar sonra gelir.” “Şiirde okura duyurmak istediğim şeyleri ses halinde duyurmakla mekellefiz. Şairin mesuliyeti ve şerefi ses ile başlar, ses ile biter” “Ben bütün şiirlerimde söylediğim şeyden ziyade onu söylemek peşindeyim, aradığım haz ve bence şiir bu söyleyiş tarzındadır.” “Bu can bu tende oldukça Türkçe dili ile daha ne güzel ne yeni harikulade şiirler yazacağız. Öyle yapalım ki Ziyacığım Türkçe bizden hoşnut olsun.” 

Tarancı’ya göre şiir dili canlı olmalıdır ve arasında yaşadığı halkın içinden çıkmalıdır. Her kelimenin kendine has bir çağrışım mekanizması vardır ve ancak bu şekilde okura tesir edebilirler. O dönemler çok tartışılan masa başında uydurulmuş kelimelerde bu büyülü hava yoktur. Şiire sevdalı Tarancı’nın özel hayatı ise bohem özellikler taşır. Şiirlerindeki başarıyı özel hayatında pek yakalayamamıştır. Şiirde şekil, ahenk ve anlama çok dikkat etmesinin sebebini ise kendi fiziki özelliklerini beğenmemesiyle açıklar. Allah’ın kendisine neleri verip neleri vermediğinin farkındadır ve kendi noksanlıklarıyla barışıktır. Ölümü unutabildiği şiirlerinde mutludur, umutludur. Şiirlerinde ölüm korkusunun ardından hemen yaşama sevinci gelir. İkinci Dünya Savaşı, yaşanan sıkıntılar ve sanatçının içki bağımlılığı ondaki bu ölüm sıkıntısının sebebidir. Ama sonunda herkes ölecektir, bundan dolayı kendine teselli bulur.

Nazım Hikmet’le alakalı bir şiirinde dolayı bazı çevreler onu ısrarla komünist ilan etmek ister. Onun Nazım Hikmet’e hayranlığı yine şiir sevdasındandır. Nazım’ın Türk şiirine gösterdiği ufuk ve yenilikler Tarancı’yı da çok etkiler. Hayatı boyunca yazdığı şiirlerinin hiçbirinde ne sol ne sağ hiçbir ideolojinin işareti bulunmaz. O sadece şiir için yaşamıştır, güzel Türkçeyi yaşatmıştır. Hazırlayan Caner güven edebiyat öğretmeni.